26 Mayıs 2013 Pazar

william tell kimdir?




Bu kez de size, helvetyalı arbalet okçusu tell’i anlatacağım.  Şu meşhur İsviçreli halk kahramanını. İskoçların wallace’ı, Macarların rozsa’sı gibi..

Kayıtlar onun, yaklaşık olarak 13 ila 14. Yüzyıl arasında yaşadığına işaret ediyor. bunların hemen hemen tümü, İsviçre tabanlı.  Pek çok kültürde gördüğümüz, iyi ve kötü savaşının İsviçre Alplerindeki varyantının tam ortasında konuşlanıyor. Söylemem gerekirse;  tesla mı Edison mu?  Mozart mı Beethoven mı?  Hood mu tell mi? Sorularına sırasıyla; a, a, b yanıtlarını veriyorum. Neden b dediğimi, incelemem altında aktaracağım.

Tell robin hood’un aksine, klasik yay değil de tatar yayı  denen, ortaçağ’ın en iyi fırlatma araçlarından birisi olan arbaleti kullanır. Bu yayın görünüşü ve çalışma prensibi diğerlerinden farklıdır. Diğerini gererek attığınız gibi, omuz hizasında uzatırsınız. Lakin tatar yayı,  sapan atar gibi kullanılan,  karın hizasında fırlatılabilen bir ok tipidir.   Tell, bunu hem yapar, üretir; hem de kullanır.  William tell uri isimli Alplere bakan bir kantonda yaşar. Erken dönem folklörde, çiftçidir esasen. Hatta kimi köylü ayaklanmasında, başı çekmektedir. Öte yandan zenginden alıp fakire veren robin hood’un, sherwood ormanında hala hayatta olan o meşhur meşe ağacının üzerinde  yaveri küçük john ile birlikte konakladığını biliyoruz. 

Kahramanımızın düşmanı, Cermen kökenli vali geslerr’dir. Cermen imparatorluğunun gücünün Alplerdeki yansımasıdır. Öyküye göre birgün vali geslerr, kent meydanına ahalinin kendisine olan saygısını sınamak için, şapkasını astırır. Gelip geçen herkes, şapkaya selam vermekle mükelleftir. Lakin bir kişi bu normu çiğner. Tabii ki de, özgürlüğüne düşkün kahramanımız william’dır bu.

Evli ve bir çocuk babası (biyografilerin tipik son cümles) olan tell, birkaç kez daha aynı saygısızlığı yapınca, gesller kendisinin getirtilmesini ister. Cezasının idam olduğunu, sadece bir şartla kendisini affedebileceğini söyler. Der ki; “sen ki ok atışı saz çalışından da yaman bir delikanlısın.  Eline tek bir ok alıp, ağaç önünde dikilen oğlunun başında elmayı ortadan ikiye ayırabilir misin bakalım? Hıı?” der.

Çaresiz tell bu meydan okumayı kabul eder. Ve büyük gün gelir. Tell’in 12 yaşlarındaki oğlu (yaşını sallıyorum çizimlerde bu yaş aralığında betimlenmiş) başına bir elma yerleştirilerek,  babası william’ın 100 adım ötesinde bekletilir. Bu sırada telde olması gerekenden farkı olarak, 2 adet ok vardır. neden bir değil de 2 ok olduğu sonra anlaşılacaktır tabii.  Tell gerilir ve o meşhur elma hadisesini başarıyla noktalar. Elmayı şakkk diye ortadan ikiye böler.  Kendisinden beklenildiği gibi..

vali geslerr, “ben sana bir ok dedim, neden samatana iki ok koydun?” deyince tell, şayet ilkiyle elmayı ıskalayıp oğlumu vursaydım, intikam için ikinci okla seni vuracaktım!”  der. 
Bunun üzerine val igesler, kendisini hapse tıkar. Hikaye bu ya, bir gemiyle nakledilirken, tell kaçar. Ve  konağında elma yediği sıralarda yakaladığı valiyi okuyla deşer.. 

İş bu  öykü, Köroğlu efsanesindekine benzer şekilde kötücül bir vali figürü barındırıyor. Aynı zamanda, mesih’in çarmıha gerilişini engelleyemeyen Romalı yahudiye valisi pilatus gibi de. Herhalde öykü, başa çöreklenen mevcut otoriteye karşı halkı direniş bazında gazlayan bir öyküdür. Tabii bu amaç çok daha uzak coğrafyalarda yankı uyandırmıştır.


 William tell efsanesinin antolojisini ilk kez edebiyatımıza kazandıran isim jöntürk ahbullah cevdet'tir.  Kendisinin İskenderiye sürgünü sırasında edebiyata dahil olan eser, cevdet’in yoldaşları olan genç Osmanlılar tarafından çok fazla benimsenmiş, taraftar toplamıştır. Giyon tell ismiyle çevrilen eserde William tell’in vali geslerr’e karşı verdiği mücadele, özgürlük erdemlilik, garibana yardım gibi kisveler altında değer görmüştür.  Artık her jöntürk ve devamı niteliğindeki ittihat terakki partisi kurmayları kendilerini gesller’e karşı gelen tell gibi görmüş, gesller olarak ise karşılarına hamid’i almışlardır.

Vatansever İsviçrelilerin ballandırarak anlatmalarına karşı tell realitesi tartışmalı bir tarihi şahsiyettir. Şunu da belirtmek gerek ki, robin hood gibi tarih içinde taşıdığı amaçta değişiklikler görülmemiştir. Zaman zaman iyiye de düşman olan hood’un aksine tell, hep iyidir ve hep gesller’i devirir. Adına İsviçre müzelerinde sergilenen birkaç parça kişisel malzemesi ve ok, aynı meydanda onuruna yapılan heykelden başka pek bir İsviçre dışı dayanak yoktur. Tell, gerçekten de hiç yaşamamış olabilir.

 son olarak da, gioacchino rossini'nin, tell için yaptığı üvertür'ün finale bölümüyle veda ediyorum sizlere. bu besteyi bilmeyen yoktur herhalde;


Bence mi?

Elbette yaşadı.. bu tip insanların yaşamış olması gerekli .

2 yorum:

  1. Yalnız, bu William Tell'in sadece bir efsane olduğu söylenir. Yani, halkın ihtiyaç duyduğu ve kendi yarattığı bir karakter. Ama yukarıda belirtilen tüm betimlemeler ve detaylar gerçek olduğu yönünde sanki. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yüksek ihtimalle fiktif bir karakter kendisi. kral charlamagne, persifal, arthur gibi.. ben, kişisel olarak yaşadığını düşünmek istediğimden, anlatım dili onu real kılacak tipte yansımış olabilir dostum :)

      Sil