15 Kasım 2013 Cuma

Pablo Escobar




öyle veya böyle tarihe damgasını vurmuş, sansasyonal etkiler bırakarak dimağlara kazınmış isimleri severim.
bunun adı pablo escobar da olsa. bizler sikko yaşamlarımız noktalarken, ardımızda çok şeyler bırakamayabiliriz. her ne kadar kötü üne de sahip olsa, pablo gibi  karakterler  hep anımsanır. 
 esasında, kötüler ve hatalar hatırlanır. taş gibi kaleciydi rüştü ama antalyadayken yediği o golle hatırlanacak hep.
neyse. escobar o meşhur uyuşturucu baronu.  hani adaşı andreas escobarı bi ulusal maçtan sonra vurduran. hani kolombiya dışına gönderilmesin diye kolombiya hükümetine hatta ve hatta meclis kararlarına etki edecek kadar güce sahip bi adam olan escobar. 



kendisinin fotograflarına baktığınızda, böyle bıyıklı kılı mılı bi aile babası imajı çiziyor. çocuk gibi motosiklete binerek arkadaşlarıyla dağda bayırda gezindiği görüntüleri de vardır.  gelgelim adam kızı üşümesin diye milyon dolarlarını şöminede yakacak kadar da iyi bir babaydı. 
pablo, halkın nabzını iyi tutuyordu. stadyumlar yapıyor, futbol takımlarına yardımlarda bulunuyor, arada okulları ziyaret ederek çocukların da gönlünü alıyordu. ne var ki aynı herif, politikacı ve bürokratlara etmediğini bırakmıyor, mallarını paymal ediyordu. zaten güney amerika ülkelerinde hayat bulmuş hukuk içtihatları kokuşmuş halde, adam elini kolunu sallayarak dilediğini yapıyordu.
istediğini göreve getirip, istediğini azlettiriyordu. halkın desteğini de ardında sürüklediğinden, devlet kendisiyle baş etmekte güçlüklerle karşılaşıyordu. her gelen başbakan escobar'ı durdurmaya çalışıyor ama boşa kürek sallıyordu. nihayet adamı yok etmenin kamu nazarında imajına çizmeklemümkün olacağı düşünülmüş olsa gerek ki, los pepes isimli bir kontrgerilla kuruldu ve escobar aleyhinde cinayetler işleyerek, prestiji sarsılmaya çalışıldı. hoş, herifin cenazesine yüzbinler katıldı, uğurlamak için.
birkaç kere içeri girdi pablo, ülkenin en iyi korunan hapisanesinden, 400 askerin gözleri önünde rahatça çıktı gitti. başkanlarla defalarca anlaşma yaptı ama hep caydı. en son hükümet kendisiyle baş edemeyince, amerikaya postalamak istedi. ama amerikadan it gibi korkuyordu. orada kan alacaklardı bir yerlerinden. o da ne yaptı? meclisin kendisi hakkında alacağı sürgün kararına etki etti. politikacıları ölümle tehdit etti :(
cia olaya el attı. los pepes'i kolombiya hükümetinin vücuda getirdiğini öğrenince pablo da kurtuldu tabii.


andreas escobar ile olan meseleye de bakalım. pablo escobar yasadışı bahisten deli para vurmuştu. nacional takımını el altından para yedirerek libertadores şampiyonu yaptığını alem biliyor bee. 
o yıl kupayı berezilya kazanacaktı, kolombiyada dünya kupası vizesi almıştı. 
savunmacı escobar,  bizimde yakından tanıdığımız cordoba'nın koruduğu kaleye, kendi kalesine bir gol atmış, takımını kupadan etmişti. maç sonrası demecinde ise, bayağı pişkin bir şekilde golden pişmanlık duyamayacağını belirtmişti. ulusal çapta bir futbolcunun bunu demesi biraz terso bi şey elbet, lakin adamın medellin de bir bar çıkışı  öldürülme nedeni, pablonun kolombiya takımına yüklü bir bahis oynamasıydı. ee bahsi kaybedince, gözünü kırpmadan harcadı andres'i.
işte o malum gol; 


tabii pablo da yaptığını ödedi. şu dava adamı denilen hırtolardaki "ben kanımın son damlasına kadar savaşırım!!" lakırdısı bunu da sarmıştı. polisle çatışırken  vuruldu bu da. polislerin keyfine diyecek yok;


eee adamın yakalanması açlıktan savaştan bile önce halledilmesi gereken bir problem olmuştu tabii.

görüşürüz pampalar..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder