31 Mayıs 2014 Cumartesi

Gauguin ve Meryem



meryem ana, batı dünyasında her daim inceliğin ve güzelliğin sembolü olarak görülmüştür. o nedenle, hem orta hem de yeniçağ boyunca, devamlı surette güzel bir kadın olarak tasvir edilmiştir. sonraki yüzyıllarda, bu resim geleneği aynı paralelde sürmüştür. ne var ki gauguin, isa'nın doğumunun en sıradışı yorumlarından birisini yaparak, meryem ana tasvirlerine bambaşka bir boyut kazandırmıştır.

madonna'yı, isa'yı dünyaya getirdikten sonra yorgun ve tükenmiş halde resmetmek, sağlam göt isteyen bir uğraşıdır. paul, meryem hakkındaki fundamental algıyı yıkan resmini çizerken, 16 yaşındaki tahitili sevgilisi de meryem ana için modellik yapmıştır. sevgilisini olduğu gibi tuvalet aktararak, klasik meryem tablosu detaylarının dışına taşmıştır.. zaten resimlerinde de görüleceği gibi, biçimsel açıdan meryem çizimlerinin hayli uzağındadır. ayrıca, bakire meryeme hayat veren tahitili hatun, bakire değildir. üstelik paul'un çocuğuna hamiledir. öyle tahmin ediyoruz ki, değer verdiği sevgilisi ve ondan doğacak çocuğunu anlamlı bir şekilde ölümsüzleştirmek istemiş. 
daha sonra binbir güçlükle amerikaya gönderilen eser, yoğun eleştiri aldı ve alıcı bulamadı tabiatıyla.

ikinci harp yıllarında müttefik bombardımanı ve tarihi eser kaçıran, hırsız ss subaylarının eline düşmekten kurtarıldı. god's child adındaki tablo, alışılmışın dışında insani bir meryem portresi ortaya koyduğundan, gözüme girdi diyebilirim;